18 Aralık 2024 Çarşamba

BİHÂRU'L-ENVAR NURLAR DÜNYASI KİTABINDAN MERAK ETTİKLERİM

Selamın aleyküm hayırlı günler. Yakın zamanda İmam Rıza Dergâhı Yayınları'nın sahibi Seyyid Zeynel Demir hocamızdan bu kitabı hediye olarak aldım. Bunda da okurken merak ettiklerimi araştırıp paylaşacağım. Hadi bismillah.


Kitapta peygamberimizin "Beni hak üzere müjdeleyici olarak gönderen Allah'a yemin olsun ki Allah, tekliğine inanan birisine asla azap vermez. Tevhid ehli onun için şefaat eder ve şefaatleri kabul edilir." sözü geçiyor. Bu söze bakarak Allah'ın imtihan etme matematiği doğrultusunda seyrederek merak ettiğim şu: Allah kendisine inananlara azap vermez. Ya peki kendisine inanmayanlar aslında bu azabı kendi kendine mi hazırlar yoksa Allah azabı da aslında bir imtihan olarak mı verir?


Sorunuz derin ve teolojik bir meseleye dayanıyor, bu yüzden birkaç farklı bakış açısıyla ele alabiliriz:

1. İman ve Azap İlişkisi:
Bahsettiğiniz hadis, tevhidin (Allah'ın birliğine inanmanın) ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Allah'a inanan bir kişinin, eğer imanında samimi ve tevhid ehli ise, sonuçta affa mazhar olacağını bildiriyor. Bu, Allah'ın merhametinin ve adaletinin bir göstergesidir. Ancak Allah'a inanmayan kişiler için durum farklıdır. Onlar, inançsızlıkları nedeniyle Allah'tan uzaklaşır ve kendi seçimleri sonucu bir azapla karşılaşırlar. Bu azap, kişinin dünya hayatında yaptığı yanlış seçimlerin bir yansımasıdır.


2. Azabın Kaynağı:
Allah, insanı özgür irade ile yaratmıştır. Bu irade, hem doğru hem de yanlış seçimler yapmaya imkân tanır. İnançsızlık veya yanlış seçimler sonucu ortaya çıkan azap, kişinin kendi iradesiyle seçtiği yoldan kaynaklanır. Allah bu durumu şu şekilde ifade eder:
"Kim doğru yola gelirse, kendi lehine gelir; kim saparsa, kendi aleyhine sapar." (İsra Suresi, 15. Ayet)
Bu ayet, azabın kişinin seçimleriyle doğrudan ilişkili olduğunu gösterir.


3. Azap Bir İmtihan mı?
Allah’ın azap vermesi, bir anlamda kişinin kendi iradesini nasıl kullandığının adil bir karşılığıdır. Ancak bu azap, aynı zamanda bir ibret ve uyarı niteliği taşır. İslam teolojisine göre, Allah kullarına karşı sonsuz merhamet sahibidir ve azap vermeden önce onları pek çok kez uyarır. Kur'an'da sıkça geçen ifadeler, Allah’ın insanları peygamberler ve vahiy aracılığıyla doğru yola davet ettiğini, buna rağmen doğru yola gelmeyenlerin kendi tercihleriyle azabı hak ettiğini belirtir.


4. Sonuç:
Allah’a inanmayanlar, aslında kendileri için azabı hazırlar. Ancak bu azap, Allah’ın bir zulmü değil, kişinin kendi tercihlerinin bir sonucudur. Allah azabı yaratmış olsa bile, bunu bir "imtihan" olarak değil, bir "karşılık" olarak verir. Özetle:

İnanç, kurtuluşun temel şartıdır.

İnançsızlık, azabın sebebidir.

Azap, kişinin iradesinin bir sonucudur ve Allah’ın adaletinin tecellisidir.



İkrar etmek ne kadar büyüktür?

İkrar etmek, insanın kendi gerçeğini, düşüncesini veya inancını açıkça ve dürüstçe ifade etmesi demektir. Bu eylem, cesaret, samimiyet ve kararlılık gerektirir. İkrar, hem kişinin kendisiyle barışık olmasını sağlar hem de çevresine güven verir. Bu yüzden büyüktür; çünkü bir şeyin ikrarı, insanın iç dünyasındaki doğruluğu ve dış dünyaya karşı duruşunu yansıtır.

İkrar etmek, insanı özgürleştirir. Sözün ağırlığını taşımak, sorumluluk almayı gerektirir ve bu, kişinin olgunlaştığının bir göstergesidir. Ancak, bu büyüklük aynı zamanda bir sınavdır. İnsan, ikrar ettiklerinin arkasında durabilme gücünü göstermelidir.

Kısacası, ikrar etmek, bir insanın hem kendine hem de başkalarına olan sadakatinin ve dürüstlüğünün bir göstergesidir; bu yüzden manevi bir yücelik taşır.


""İyiliğin karşılığı, yalnız iyilik değil midir?" ayeti hakkında Allah'ın elçisinin (s.a.a) şöyle dediğini işittim: "Allah der ki: Tevhid nimetini verdiğim kişinin karşılığı yalnız cennettir"." Bu alıntı üzerinden gittiğimizde birisi birine iyilik yaptığı hâlde bunun karşılığında kötülük veya yapmacık bir teşekkür görüyorsa hadi bunu zoraki yapılan bir şey gibi düşünelim. Tevhid meselesinde baktığımızda iyiliği yapan mı yoksa bu iyiliği samimi bulmayan ve samimiyetle bir teşekkürü bile zoraki söyleyen mi cehennemliktir?


Bu soruyu hem ayet hem de hadis bağlamında değerlendirerek cevaplayabiliriz.

Ayet ve Hadis Bağlamı

"İyiliğin karşılığı, yalnız iyilik değil midir?" (Rahman, 55:60) ayeti, insanlara yapılan bir iyiliğin aslında karşılığının iyilik olması gerektiğini hatırlatır. Allah'ın elçisi (s.a.a) ise tevhid nimetinin büyüklüğünü vurgulayarak, tevhidin karşılığının yalnızca cennet olabileceğini söylemiştir. Bu, Allah'ın kullarına olan sınırsız lütfunu ve insanın buna samimiyetle karşılık vermesi gerektiğini ifade eder.

İnsanlar Arasındaki İyilikler

Bir insan birine iyilik yaptığında, bu iyiliğin karşılığında teşekkür veya takdir beklemesi doğal bir durumdur. Ancak teşekkürün samimi olmaması ya da kötülükle karşılık verilmesi, karşı tarafın ahlaki zafiyetini gösterir. Yine de şunu unutmamak gerekir ki, bir kişinin iyilik yaparken temel motivasyonu Allah rızası olmalıdır. Eğer iyiliği yapan kişi, sadece Allah'ın hoşnutluğunu gözetiyorsa, karşılık beklememesi gerekir. Kur'an'da bu durum şöyle ifade edilir:

> "Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz." (İnsan, 76:9)



Tevhid Bağlamında Durum

Tevhid, Allah'ı birlemek ve O'na ortak koşmamaktır. Tevhid nimeti, Allah’ın insana verdiği en büyük hidayet nimetlerinden biridir. Bu nimeti alan kişinin, Allah’a karşı samimiyetle teşekkür etmesi (şükretmesi) ve O’nun buyruklarına uygun bir hayat sürmesi gerekir. Samimiyetsiz bir şükür ya da tevhidi dilde kabul edip kalpte reddetmek, kişinin tevhidi gerçekten yaşamadığını gösterir. Böyle bir durumda, samimiyetsizlik içinde olan kişi ahirette cezalandırılmaya daha yakındır.

Cehennemlik Kimdir?

Sorunuzdaki iki kişi arasında cehennemlik olmaya daha yakın olan, niyet ve ameller açısından değerlendirilir:

1. İyilik yapan kişi, karşılığında teşekkür beklemeden, Allah rızası için iyilik yaptıysa ve samimi bir niyet taşıyorsa, bu kişi sevap kazanır. Ancak yaptığı iyiliğin karşılığında bir kötülükle karşılaşsa bile, bunu sabırla karşılaması gerekir.


2. İyiliği samimi bulmayan ya da yapmacık teşekkür eden kişi, bu tavrıyla ahlaki bir kusur işlemiştir. Ancak bu durum onu doğrudan cehennemlik yapmaz. Cehennemlik olma durumu, kişinin Allah’a karşı tevhid konusundaki samimiyetine ve günahlarında ısrarcı olup olmamasına bağlıdır.



Sonuç

Tevhid konusundaki en önemli kriter, samimiyettir. İyiliği yapan kişi, Allah rızası için yaptığı sürece ahirette ödüllendirilecektir. Ancak iyilik karşısında kötülükle veya yapmacık bir teşekkürle karşılık veren kişi, bu davranışıyla ahirette sorgulanabilir. Asıl cehennemlik olan, Allah’ın tevhid nimetini alıp, buna samimi bir şükürle karşılık vermeyen ve O’na karşı isyan içinde olan kişidir.


Uhayd ne demektir?

"Uhayd" kelimesi, Arapça kökenli olup "tek" veya "bir" anlamına gelir. Bu kelime, genellikle Allah'ın birliğini ifade etmek için kullanılır. İslam'da Allah'ın isimlerinden biri olan "El-Vâhid" ve "El-Ehad" da benzer anlamlar taşır. "El-Vâhid", Allah'ın sıfatlarında eşi ve benzeri olmadığını, "El-Ehad" ise zatında eşi ve benzeri olmadığını ifade eder¹².


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder